Dün Anneler Günü’ydü. Bizi hayata getirene kadar karnında taşıyan, hayat veren, ondan sonra da hayatımız boyunca hem kalbinde hem de aklında taşıyan annelerimizin kıymeti kelimelerle ifade edilemez. Hamilelik boyunca annelerimizin bedeninde olan değişikliklerle birlikte varlığımız sadece karnında bir yük olarak değil kalbinde de bir yüke sebep oluyor. Bunu mecazi değil mekanik anlamda söylüyorum. Buradan size sağlıkla ilgili konuları, bilgileri sunduğum için ben tıbbi boyutuyla aktarmak istiyorum.
Kalpte olan değişiklikler
Gebelikte kan hacmi hormonal değişiklikler sebebiyle neredeyse yarı yarıya artıyor. Bu artış ilk üç ayda başlıyor, 20-24. haftalarda en üst düzeyine ulaşıyor, doğuma kadar ise bu düzeyini koruyor veya hafif azalıyor. Ancak bu artışın hızına kırmızı kan hücrelerinin sayısı yetişemediğinden annede kansızlık baş gösteriyor. Hamilelik boyunca bu hücrelerin yapımında yer alan demire ihtiyaç artıyor.
Zira anne kendisine kan hücresi yapacakken karnında bir de ona ortak taşıdığı için annenin depolarındaki demirden bebeği de kendisine lazım gelen demiri çalıyor hele bir de çoğul gebelik varsa bu hırsızlama daha çok oluyor. Bu nedenle hamilelikte demir ihtiyacı artar. Gebelikte tüm bu değişikliklerle beraber kalp hızında da artış gözlenir. Tansiyon ise gebelik süresince ilk aylarda düşer, gebelik ortasında en düşük değerine ulaşır ve doğuma doğru yeniden yükselmeye başlar. Küçük tansiyon dediğimiz diyastolik kan basıncındaki azalma büyük tansiyon dediğimiz sistolik kan basıncındaki azalmadan daha fazladır. Küçük tansiyonu çok düşük ölçtüğünüzde bu durumdan korkulmamalı, sıvı alarak, istirahat edilmeli, sırt üstü uzanıp, bacaklar kalp seviyesinin üzerine gelecek şekilde yukarı kaldırılmalıdır. Gebelikte görülen hipertansiyon preeklampsi ve eklampsi açısından son derece önemlidir. Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen epilepsiye benzer kasılmaların da görülebildiği bu durum anne ve bebeğin hayatını tehlikeye sokar.
Sırt üstü yatılmamalı
Gebelikte kalbin pompaladığı kan miktarı, anne adayının pozisyonundan da etkilenir. Özellikle sırt üstü yatar pozisyonda omurganın yanından geçen ve kalbe kanı taşıyan ana damara ağırlık bindiği için, bu damar sıkıştırır ve kalbe dönen kan azalır. Böylece kalpten pompalanan kan da azalır. Bu da tansiyon düşüklüğüne ve bebeğe giden kanın da azalmasına sebep olur. Bu nedenle sırt üstü yatılmamalıdır. Aynı şekilde ayakta durur pozisyonda da yerçekimi etkisiyle, vücudun alt bölgesinden gelen kan akımı azalır ve kan bacaklarda göllenir. Bu durumda da kalbe dönen kan azaldığı için kalbin pompalayacağı kan azalır. Bacaklarda göllenen kanın sıvı kısmı damar dışına çıkarak ödeme sebep olur. Oturmakla ve bacakları yukarı kaldırmakla kalbe dönüş rahatlayacağı için, bacaklardaki ödem de azalacaktır. Bu nedenle hamilelere fazla ayakta kalmaları da önerilmez.
Başta kendi annem olmak üzere bütün annelerin Anneler Günü’nü kutlarım.